- varlıklar
- n. assets
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
BÜYÜ — Cin gibi manevî varlıklar aracılığı ile insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirme işi. Dinimiz büyücülerin şerrinden, kötülüklerinden Allah a sığınmamızı emreder. Müslüman büyücülük yapmaz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
adcılık — is., ğı, fel. Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden, kavram gerçekliğine karşıt olarak tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş, isimcilik, nominalizm … Çağatay Osmanlı Sözlük
akışkanlık — is., ğı 1) Akışkan olma durumu 2) tic. Para ve ticaretle ilgili işlemlerde kullanılabilecek durumda olan satın alma gücü, likidite 3) tic. Kolaylıkla paraya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar, likidite … Çağatay Osmanlı Sözlük
cemadat — is., ç., esk., Ar. cemādāt Cansızlar, cansız varlıklar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cins — is., Ar. cins 1) Tür, çeşit Portakal, turunç cinsinden bir meyvedir. 2) Aralarında ortak özellikler bulunan varlıklar topluluğu Bizim operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var. H. Taner 3) Soy, kök, asıl Ben bir Türküm, dinim, cinsim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çift çubuk — is., ğu 1) Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç Kendi taksiratı haricinde parası çoğalınca çiftini çubuğunu bıraktı. Ö. Seyfettin 2) Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar Çiftini çubuğunu satarak İstanbul a gelip kızına kavuşan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
etsiz — sf. 1) Eti olmayan Etsiz yemek. 2) mec. Kuru, sıska, zayıf Onları bir başka küreden inmiş etsiz, kemiksiz, şeffaf birtakım varlıklar zannedeceksiniz. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
evren — is., gök b. 1) Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos Eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır. H. Taner 2) Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiziki coğrafya — is., coğ. Yeryüzünün dışında insan ve öteki varlıklar üzerine etki yapan doğal olayların doğuşunu, oluşumunu ve sonuçlarını inceleyen coğrafya bilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
genellemek — i Varlıklar veya olaylar arasındaki benzerlik bağıntılarını bir düşüncede toplamak, tamim etmek, belirlemek karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
grup — is., bu, Fr. groupe 1) Küme Bir kadın grubu gözleri komutanın penceresine dikili duruyor. H. E. Adıvar 2) Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü Lehçeler grubu. 3) mec. Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip 4) ask.… … Çağatay Osmanlı Sözlük